Lenfoma yani lenf kanseri, lenfatik sistemin kötü huylu bir hastalığıdır. Dünya üzerinde bir milyondan fazla kişi lenfoma ile hayatına devam ederken, hergün ortalama 1.000 kişiye lenfoma teşhisi konulmaktadır. Hodgkin ve Non Hodgkin olmak üzere 2 ana türü bulunan hastalığın 60'tan fazla da alt türü bulunur. Bu türlerin her birinin klinik özellikleri ve tedavisi ise kendi içinde farklıdır. Fakat, birçok lenfoma hastasının bu alt tiplerden ne yazık ki haberi bulunmamaktadır. Oysaki, doğru bir teadvi için hastalığın tipine uygun doğru teadavi planı, hayati bir önem taşımaktadır. Peki, lenfomanın farkında mıyız?
Lenfoma diğer adı ile lenf kanseri, vücudun virüs ve bakterilere karşı savunma hücreleri olan lenfositlerin kontrolsüz bir şekilde büyümesi ile oluşan kanser türüdür. Vücudun önemli savunma mekanizmalarından olan lenf bezleri, herhangi bir enfeksiyon sırasında büyürler. Hastalık bittiğinde ise normal ebatlarına geri dönerler. Fakat lenfoma hastalığı oluştuğunda ise lenfatik sisteme ait hücreler kontrol dışı çoğalarak, anormal hücreler meydana geliyor. Bu hastalık lenf bezleri dışında; dalak, karaciğer ve kemik iliği gibi birçok organda da gelişebilir. Kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülen hastalık genel olarak, Hodgkin Lenfoma ve Non Hodgkin Lenfoma olarak iki farklı başlıkta incelenir.
Hodgkin hastalığı, lenfoma kanser tipleri arasında hastalığa en iyi cevap veren türdür. Genellikle boyun bölgesindeki lenf nodlarında başlayarak gelişen bir kanser çeşididir. Diğer lenf kanseri çeşitlerinden Reed Sternberg hücrelerin varlığı ile ayrıştırılabilir. Nedenleri henüz tam bilinmese de bağışıklığın baskılanması, otoimmün hastalıklar, Epstein Barr virüsü enfeksiyonu geçirilmesi risk faktörü olarak görülebilir. Yavaş seyirli olan hodking lenfoma, genellikle genç yetişkin bireylerde görülebilir. Kombine tedavi uygulandığı zaman %90 iyileşme oranına sahiptir.
Lenfoid dokuda meydana gelen diğer bir lenfoma kanseri türü, non hodgkin lenfomadır. B ve T hücreleri ile bu hücrelerin meydana gelmesini sağlayan kök hücrelerden kaynaklanır. Düzensiz bir yayılım gösteren kanser, türü saldırgan seyirli ve tedaviden sonra tekrarlama eğilimi olan bir yapıdadır.
B hücresinden oluşan türleri; foliküler lenfoma, burkit lenfoma ve diffüz büyük b hücreli lenfoma, mantle hücreli lenfoma, marjinal zone lenfoma ve birincil (primer) santral sinir sistemi lenfoması olarak bulunur.
T hücresinden oluşan türler ise; mikozis fungodies ve yetişkin hücreli lenfomadan oluşur. Bu farklı türdeki lenfoma çeşitlerinin tedavisi için tümörün evresi, kanser tipi, derecesi ve hasta ile alakalı etkenler açısından farklılık gösterebilir.
Lefoma kanseri belirtileri erken evrede genellikle görülmeyebilir. Hastalığın ilerlemesi ile diğer birçok hastalıkla benzeyen bazı belirtiler meydana gelebilir ve hastalığın evrelerine göre farklı şekillerde ortaya çıkabilirler. Genellikle deri altında büyüyen lenf nodlarının büyümesi ile nodüller görülebilir. Bu nodüllerin oluşabileceği yerler şu şekilde sıralanabilir:
Erken dönemde görülen lenfoma hastalığı belirtileri başka hastalıklarla oldukça benzerdir. Genellikle nodüllere eşlik eder.
Bir lenf bezi kanserinde, lenfosit hücreleri lefomaya dönüşür ve diğer sokular ve lenf bezlerinde olağan dışı bir biçimde çoğalarak kitle oluşturur. Birçok vakada hastalığın nedeni tam olarak bilinmez. Fakat araştırmalara göre HIV ve EBV enfeksiyonları ile lenfoma arasında alaka bulunmuştur. Aynı zamanda aile bireyleri arasında birden fazla kişide hastalık çıktığı zaman genetik etkenlerinde olduğu düşünülür. Yanı sıra, bağışıklık sistemi hastalıkları ve tarım ilaçlarının da etken olduğu söylenebilir.
Kişinin büyüyen lenf nodüllerinde eğer lenfoma şüphesi varsa, tıbbi öyküsü alınarak fiziki bir muayene yapılır. Bu muayenede koltuk altı, boyun, dirsek, kasık ve diz arkasındaki kısımlara bir lenf nodu varlığı olup olmadığına bakılır. Ayrıca, karaciğer ve dalak da olası bir büyüme için muayene edilir. Teşhisin kesinleşmesi ve kanserin var olan yayılımının anlaşılması için yapılan bazı testler şu şekildedir:
Kan Testleri: Biyokimyasal incelemeler ve tam kan sayımı yapılabilir.
Akciğer Filmi: Lenf bezi büyüklüğü ve problemleri araştırılır.
Bilgisayarlı Tomografi: Tüm karın, akciğer ve boyun detaylı bir şekilde görüntülenir.
Biyopsi: Büyüyen lenf bezi parçalarının bir kısmı veya yapılabilirse tamamı çıkartılarak patologlar tarafından incelenir. Bu parçada lenfoma hücresi görülürse teşhis konulur. Hastalığın ne kadar yayıldığının belirlenmesi için ise kemik iliği biyopsisi de yapılabilir.
Lenf kanseri tedavisi; lenfomanın tipi, büyüme hızı, hastalığın evresi, yayılma hızı, hastanın yaşı ve diğer hastalıkları baz alınarak planlanır.
İlerlemesi yavaş olan ve semptomu olamayan lenfoma türlerinde, belirtilerin görülmesi ve tedavi ihtiyacının doğması açısından periyodik olarak kontrol edilir. bu tür vakalarda biyolojik tedaviler (monoklonal antikorlar) , radyoterapi ve kemoterapi uygulanabilir.
Seyri hızlı olan lenfoma tedavisinde ise biyolojik tedaviler ve kemoterapi uygulanabilir. Gerekli görülürse radyo terapi de tedavi planına eklenebilir.
Tedaviye dirençli veya tekrara eden hastalık türlerinde ise uygulanan tedaviler; biyolojik tedaviler, radyoterapi, kemoterapi, yüksek doz tedavi ve kök hücre ya da kemik iliği nakledilmesidir.
Lenf kanseri tedavisi bittikten sonra, hastalar tekrar etme olasılığı açısından, ilk 2 yıl daha sık olmak üzere 5 yıl süre ile yakın takipte kontrol edilirler.
Tedavi sonrası iyileşen hastalarda belli bir süre şu etkiler gözlemlenebilir:
Fakat bu etkiler belli bir süre sonra ortadan kaybolur. Ayrıca hastaların hayat kalitesini yükseltmek adına bazı değişiklikler yapması gerekir. Bunlar şu şekilde olabilir:
Unutmayalım ki lenfoma tedavi edilebilen bir kanser türüdür. Hastalığın erken dönemde teşhis edilmesi ve tedaviye başlanılması ile olumlu sonuçlar elde edilebilir. Bu yüzden lenfoma şüphesi taşıyan kişilerin en kısa süre içerisinde bir sağlık kuruluşuna başvurmaları gerekmektedir.