Batı Nil Virüsü, genellikle sivrisineklerin ısırıklarıyla bulaşan bir virüstür ve tedavi için spesifik bir ilaç veya aşı henüz mevcut değildir. Teşhis, hastanın klinik semptomlarına ve laboratuvar testlerine dayanarak konur. Korunma yöntemleri arasında sivrisinek ısırıklarını engellemek ve çevresel önlemler almak en etkili yöntemlerdir. Virüs, insanlarda ciddi nörolojik rahatsızlıklara yol açabilir ve bu nedenle korunma büyük önem taşır.
Batı Nil Virüsü (BNV), *Flaviviridae* ailesine ait, genellikle sivrisinekler aracılığıyla bulaşan bir RNA virüsüdür. Virüs ilk kez 1937 yılında Uganda’nın Batı Nil bölgesinde tespit edilmiştir. BNV, hayvanlardan insanlara bulaşan zoonotik bir hastalıktır ve özellikle yaz ve sonbahar aylarında sivrisineklerin aktif olduğu dönemlerde yaygınlaşır.
Teşhis, genellikle hastanın klinik semptomlarına ve laboratuvar testlerine dayanır. Kanda veya beyin omurilik sıvısında (BOS) Batı Nil Virüsü’ne karşı geliştirilen IgM antikorları saptanarak tanı konulabilir. Daha karmaşık durumlarda, ters transkripsiyon-polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) gibi ileri laboratuvar teknikleri kullanılabilir.
BNV enfeksiyonu genellikle hafif semptomlarla başlar. Belirtiler arasında ateş, baş ağrısı, kas ağrıları, bulantı, kusma ve cilt döküntüleri bulunur. Ciddi vakalarda, özellikle yaşlı ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde, menenjit veya ensefalit gibi nörolojik komplikasyonlar gelişebilir. Hastaların yaklaşık 'sinde grip benzeri semptomlar görülürken, %1'den azında ciddi nörolojik belirtiler ortaya çıkabilir.
Batı Nil Virüsü için spesifik bir antiviral tedavi veya aşı bulunmamaktadır. Tedavi, genellikle semptomların hafifletilmesine yöneliktir. Hafif vakalar, evde dinlenme, bol sıvı tüketimi ve ağrı kesici ilaçlarla yönetilirken, ciddi vakalarda hastanede yoğun bakım gerekebilir. Aşı çalışmaları halen devam etmektedir, ancak şu an için insanlar üzerinde yaygın olarak kullanılan bir aşı yoktur.
Virüs, esas olarak enfekte sivrisineklerin ısırıkları yoluyla bulaşır. Sivrisinekler, enfekte kuşlardan kan emdikten sonra virüsü insanlara veya diğer hayvanlara aktarabilir. Nadiren de olsa, kan nakli, organ nakli, anneden bebeğe geçiş veya enfekte hayvanın kanıyla temas yoluyla bulaşma olabilir. Ancak, virüs insandan insana doğrudan bulaşmaz.
Batı Nil Virüsü insandan insana doğrudan bulaşmaz. Ancak, kan nakli, organ nakli ve anneden bebeğe geçiş gibi yollarla bulaşma nadiren mümkündür.
Virüsten korunmanın en etkili yolu, sivrisinek ısırıklarından kaçınmaktır. Bu amaçla sivrisinek kovucular kullanmak, uzun kollu kıyafetler giymek, su birikintilerini ortadan kaldırmak gibi önlemler alınabilir. Özellikle sivrisineklerin yoğun olduğu bölgelerde kapalı alanlarda kalmak, pencerelerde sineklik kullanmak ve dış mekânlarda böcek kovucu ilaçlar uygulamak önemlidir.
Türkiye'de Batı Nil Virüsü enfeksiyonu ilk kez 2010 yılında raporlanmış olup, 2024 yılında 6 kişide tespit edilmiştir. Virüs, mevsimsel olarak yaz ve sonbahar aylarında Türkiye’de de görülmektedir.
Virüs, başlangıçta Afrika'da görülmüş, ardından Orta Doğu, Avrupa ve Amerika kıtasına yayılmıştır. Özellikle kuş göç yolları üzerinde bulunan Yunanistan, İsrail, Romanya ve Rusya gibi ülkelerde salgınlar yaşanmıştır.