Akciğer kanseri, ülkemizde ve dünyada yaygın görülen bir kanser tipidir. Ayrıca en sık oluşan ikinci kanser türü olarak da tanımlanır. En önemli etkeni sigara kullanımı olarak öne çıkar. Genellikle erken evrede semptom göstermeyen kanser türü, bu anlamda ölümcül sonuçlara da neden olur. Erken teşhis için risk grubundaki kişilerin tarama testlerini yaptırmaları, başarılı bir tedavinin şansını yükselten bir unsurdur.
Akciğerlerde bulunan hücrelerin dengesiz ve hızlı bir şekilde çoğalması sonucu oluşan kötü huylu tümörlere akciğer kanseri denir. Bu kötü huylu hücreler ilk olarak oldukları yerde çoğalarak bir kitlesel yapı meydana getirir. Daha sonra ise çevre doku ve organlara yayılarak çeşitli sorunlara neden olurlar. Yaygın görülen bu kanser türü hayati sonuçları olan kanser çeşitlerinden biridir. Erken dönemde belirti vermediği için fark edildiği zaman genellikle ileri evrelerde olduğu anlaşılır. Bu yüzden risk taşıyan kişilerin tarama testlerini düzenli bir şekilde yaptırmaları oldukça önemlidir.
Genellikle erken evrede herhangi bir semptom vermeyen bu kanser türü hastalık ilerledikçe kendini gösterir. Akciğer kanseri belirtileri tümörün bulunduğu yere göre farklılık gösterir. Akciğerin üst bölümünde bulunan kitle, sinirlere bası yapabilir ve bu durum; ses kısıklığı, kolda ağrı veya göz kapağı düşüklüğüne yol açabilir. Aynı zamanda bir üst solunum yolu enfeksiyonu da bu şikayetlerle benzer belirtiler gösterebilir. Semptomlar birkaç haftadan fazla sürüyorsa teşhis için hekime başvurulması gerekir. Akciğer kanserinin belirtilerini şu şekilde sırlayabiliriz:
Akciğer kanserinin en büyük nedeni sigara kullanımıdır. Ancak yaşamı boyunca hiç sigara içmemiş kişilerde de akciğer kanseri oluşabilir. Fakat tüm vakaların %85’inden çoğu sigaradan dolayı kanser geliştirirler. Araştırmalara göre, günde 25 taneden fazla sigara kullanan kişilerin, hiç sigara içmemiş kişilere oranla akciğer kanserine yakalanma riskleri 25 kat daha fazladır.
Yanı sıra sigara kullanan bireylerde akciğer kanserinden başka, yemek borusu ve ağız kanseri hastalıkları da yaygın bir şekilde oluşur. Aynı zamanda çevresinden dolayı pasif içiciliğe maruz kalan kişiler de sigara kullanmayan bireylere göre 25 kat daha riskli durumdadır.
Asbest solumak da akciğer kanserinin diğer nedeni olarak bulunur. Isıya ve aşınmaya dayanıklı kanserojen bir mineral olan asbest, zararlarının bilinmediği dönemlerde sıkça ses ve ısı yalıtım malzemesi olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise sökümünde çalışan işçiler için büyük bir risk unsuru olarak bulunuyor. Akciğerdeki kansere neden olan diğer çevresel etkenler ise hava kirliliği, radon gazı, hardal gazı, ağır metaller ve radyasyon gibidir.
Araştırmalara göre akciğer kanseri oluşmasında genetik aktarımın %2,5 oranında etkili olduğu öne sürülür. HIV enfeksiyonu geçiren kişilerde bu kanserin oluşma olasılığı artabilir.
Akciğer kanseri erken dönemde çok nadir belirti verdiği için hastaların sadece %15’lik bir kısmı erken evrede teşhis edilebiliyor. Bunun haricinde erken teşhis çoğu kez tesadüfen veya bir başka hastalık kontrolünde ortaya çıkabiliyor. Akciğer kanseri teşhisinde kullanılan yöntemler şu şekildedir:
Bu teşhislerdeki sıralama ise şu şekildedir;
Görüntüleme sonucu çıkan kitlelere nasıl yaklaşılacağı planlanarak biyopsi yapılır. Daha sonra ince bir iğne ile (biyopsi) akciğerden parça alınır. Bu parçanın patolojik olarak incelenmesi sonucu kesin tanı konulur. Hastalığın ne kadar yayıldığının tespiti için de PET/CT testleri yapılır.
Evre 1: Tümör akciğerin içinde bulunur.
Evre 2: Kanser akciğere yakın bulunan lenf bezlerine yayılmıştır.
Evre 3: Hastalık plevra ile iki akciğer arasında bulunan mediasten boşluğuna yayılmıştır.
Evre 4: Kanser kemikler, karaciğer, böbrek üstü bezi ve beyin gibi organlara yayılmıştır.
Bu evrelendirme tedavi için gereklidir. 1. veya 2. evrede teşhis edilen hastalığın tedavi şansı daha yüksektir.
Akciğer kanserinin tedavisi hastanın genel sağlık hali, kanserin evresi gibi birçok etkene göre planlanır. Cerrahi tedavi, kemoterapi, radyoterapi veya immünoterapi gibi farklı tedavi yöntemleri tek başına veya kombine bir şekilde uygulanabilir. Bu kanser türünde riskli grupta yer alan hastaların erken tanı ve tedavi şansını yakalamaları için mutlaka tarama testlerini yaptırmaları önerilir.